Kolları ve bacakları kesildi ve ateşin üzerinde yavaş yavaş kızartıldılar. Hamile olan kadınların karınları kesildi, kafaları kesildi. Cumadan Pazara kadar hava cığlık sesleriyle doluydu…. Bir Yunan 90 kişiyi öldürdüm diye övünüyordu.
Haftalarca aç bırakılan Türk çocukları çaresiz yıkıntıların arasında koşarken Yunanlılar tarafından yere atıldılar sonra vuruldular…. Su kuyuları cesetlerle dolduruldu.Mora’daki soykırım ancak öldürecek başka Türk kalmadığında sona erdi.
Yunanistan’daki Türkler arkalarında az iz bırakdılar. 1821 ilkbaharında dünyanın geri kalanı tarafından arkalarından göz yaşı dökülmeden ve farkedilmeden aniden yok oldular. Bir zamanlar Yunanistan’ın bütün ülkenin etrafına yığılmış büyük bir Türk nüfusuna sahip olduğuna bile inanmak zordu.
Bu ailelerin arasında varlıklı çiftçiler, tüccarlar, memurlar yaşıyordu ve yüzlerce yıl boyunca burada yaşamış ve buralar kendi yurtlarıydı… Kasıtlı ve acımasızca öldürüldüler ve hiç bir zaman pişmanlık gösterilmedi.”
William St. Clair-İngiliz Tarihçi
Bu tabloda Tripoliçe’ye Yunan Bayrağını diken Panayotis Kefalas, resmedilmiştir. Arka planda bir kısmı yıkık bir camii, camiinin önünde de yerde yatan Türk şehitleri dikkat çekmektedir.