HASAN Sabbah, 1048’de İran’ın Reş şehrinde doğdu. Şii Fatımiler yönetimindeki Mısır’a yerleşti. 1090’da ŞİA mezhebine bağlı bir tarikat kurdu.
Hazar Denizi yakınlarındaki Elbruz dağlarındaki Alamut kalesini ele geçirdi. Yetiştirdiği tarikat üyelerini siyasi karşıtlarını öldürtmek için kullandı. Sünni Bağdat Hilafetinin önde gelen yöneticilerini suikastlarla öldürtüyor, karşılığında Haçlılardan para alıyordu. Bu kalede tarikat üyeleri uyuşturucu bağımlısı oluyor, öldürme görevini yerine getirenler kale-deki çok güzel kadınlarla birlikte olmaya hak kazanıyordu. 14 Ekim 1092’de ilk öldürdükleri Selçukluların ünlü veziri Nizamülmülk oldu. Batıniler adı verilen Sabbah tarikatı Haçlılarla işbirliği yapıyor, sıkıştıklarında Haçlılara sığınıyorlardı. Sabbah tarikatı Müslümanları Haçlılara karşı savaşa çağıran Haravi gibi ünlü ve etkin kadıları, el Porsuki gibi komutanları çeşitli suikastlarla öldürdü. (Bilim Teknoloji ve Derin Uykudaki İslâm Âlemi kitabımdan )
Fetöcülerin sığındıkları ve beslendikleri ile katlettikleri ne kadar birbirine benziyor… Hayret. Hiçbir şey değişmemiş.
Dün haçlılarla mücadele edenlere saldırmaları ile bugün Özel Kuvvetlere, Özel Harekat eğitim merkezine saldırmaları, bomba atmaları, vatansever subaylarımızı kendi uydurdukları senaryolarla tutuklatmaları, sıradan Fetöcüleri hiç mi düşündürmez? Biz ne yapıyoruz? Ne yaptık? Kime hizmet ediyoruz? diye acaba sormazlar mı?
Bir tanesi çıkıp da bu çete Haçlı işbirlikçisi imiş, geç fark ettim. Özür dilerim dedi mi?
Bunların tamamı robotlaştırılmış mıdır?
Ramazan BAKKAL
