TÜBİTAK’tan destek alan projenin başında Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Meltem Elitaş bulunuyor. Aynı üniversiteden Nanoteknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi araştırmacısı Dr. Stuart J. Lucas ile Yeditepe Üniversitesi, Genetik ve Biyomühendislik Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Ali Özhan Aytekin de ekipte yer alıyor. Prototip aşamasındaki biyosensörün ilk verileri Miami’deki Biyosensör 2018 konferansında poster olarak sunuldu.
Prototipin patentini almak için çalışmaların sürdüğünü belirten Yrd. Doç. Dr. Elitaş, şunları söyledi: “Bu test hamilelik testleri gibi evlerde yapılabilecek. GDO tanısının yapılacağı besin örneğini biyosensöre koymak ve 30-40 dakika bekledikten sonra renk veren şeritlerin oluşup oluşmadığına bakmak yeterli olacak. Bu ürünlerin ticarileştirilmesi için ciddi çalışmalar yapılıyor. Birçok biyosensör giyilebilir, taşınabilir özellikte olacak. Bu tür sensörler gerek gıda, gerek spor, gerekse sağlık alanlarında doğrudan kullanılabilecek veriler üretecek ve bizim günlük yaşam kalitemizi bozmadan, bizi rahatsız etmeden hayatımızın bir parçası haline gelecek.” Elitaş’ın verdiği bilgiye göre GDO tanı biyosensörü elektrikle çalışan bir diş fırçaları kadar küçük boyutta olabilecek. Ancak amaçları sensörün büyüklüğünü bir kalem boyutuna indirebilmek. GDO testleri halen laboratuvar ortamında, pahalı ekipmanlar kullanılarak, uzman kişilerin yapabileceği deneylerle ortalama 2-3 saat kadar sürüyor.