Gördüren misin beni gözüm, Körleten misin bilmem?..

featured

Giderek tüm ülkede sahneye konulması kaçınılmaz olan bu zam oyunları üzerine, MHP Lideri Devlet Bahçeli teşkilatına gönderdiği bir genelge ile “Askıda Ekmek” kampanyası başlattı.

Bilindiği gibi bu kampanya özellikle muhalefet tarafından “Halkın ekmek almaya muhtaç hale gelmesinden en az AKP kadar ittifak ortağı MHP’ nin de sorumlu olduğu” tepkileriyle karşılandı…

YARIM EKMEK ARASI GERÇEKLER

Sevgili Tüketiciler;
Türkiye’de “Yaşam Hakkı” yanı sıra, evrensel tüketici haklarından olan “Temel Gereksinimlerin Karşılanması Hakkı” ile ilgili bazı gerçekler adeta “yarım ekmek arası” na gizlenmiş gibidir.

İsterseniz siyasi tartışmaları biz politikacılara bırakıp bu “yarım ekmek arası gerçeklere” bir bakalım:

Toprak Mahsülleri Ofisi tarafından gerçekleştirilen Türkiye’de Ekmek İsrafı Araştırması sonuçlarına göre;

Türkiye’de kişi başına günde 319 gr ekmek tüketiliyor…

Son zamlarla halk tipi 200 gram ekmeğin tanesi 1,5 Lira, kilosu ise 7,5 Lira…

Buna göre 4 kişilik çekirdek ailenin ekmek masrafı günde kişi başı 319 gramdan toplam 1.276 gram; ekmek masrafı ise günde 9,57 liradan ayda 287,1 Lira oldu.

Bu durumda 4 kişilik bir ailenin ekmek masrafı yılda 3.445 Lira olacak demektir!

Oysa, TÜRK-İŞ’ in geçen ay açıkladığına göre 4 kişilik ailenin açlık sınırı ise sadece 2.448 Lira.

Yani bu açlık sınırındaki 4 kişilik bir ailenin şu anki fiyatlardan bir aylık gelirinin hepsini sadece ekmeğe harcaması yetmeyecek; bakkalın kara kaplı veresiye defterine 664 ekmek karşılığı 997 Lira da borç yazdırması gerekecektir.

Peki ya bu ülkede açlık sınırının altında geliri olanlar ya da olmayan milyonlar ne ne yapsın? Türkiye’de araştırmalar geçtiğimiz yıl nüfusun yüzde 34’ünün sosyal yardım aldığını *gösteririyor. Bu yıl pandemi nedeni ile bu oranın daha da artması olası.

DİSK “Eylül 2020 İşsizlik ve İstihdamın Görünümü Raporu” na göre geniş tanımlı işsiz sayısı ve iş kaybı Haziran 2020’de 14,2 milyona yükselmiş.

Asgari ücret net 2.324 Lira.

Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının Temmuz 2020 verilerine göre emeklilerin yarısı (yüzde 49.31’i) asgari ücretin altında emekli aylığı alıyor.

Yine, DİSK’in son olarak yayınladığı emeklilerinin durumunu inceleyen rapora göre, Türkiye’de 2.6 milyon emekli ve hak sahibi ayda 763 TL ile geçinmeye çalışıyor.

1 milyon 710 bin kişi Temmuz ayında kısa çalışma ödeneğinden yararlanıp günde 39, ayda ise 1, 170 Lira ile geçinmek zorunda…

Tüm bu gerçekler ortadayken bu halka, bu fiyatlardan ekmek dayatmak olacak iş mi!?

Ekmek arasına gizlenmiş gerçeklerin bir diğer yönünü oluşturan ve hammaddesi Dolar olan üretimi, Rusya’dan buğday alıp başka ülkelere hibe edileceğimiz tonlarca buğdayı, plansızlık ve verimsizliği diğer bir yazıya bırakalım.

Bu noktada şimdilik ekmek oyununu herkesin anlayacağı çok basit bir kıyaslama ile anlatmaya çalışalım:

Lütfen bugünlerde bir fırsat bulduğunuzda en yakın zincir marketlerden birine gidiniz.

Geçenlerde bu marketlerden birine ben sizin yerinize gittim. Sadece iki unlu mamüle, makarna ve bisküviye bakmam yetti. Markette ünlü bir markaya ait makarnanın kilosu 3,9; petibör bisküvünün kilosu ise 6,95 Liradan satılıyordu.

Doğrusu ya ekmek oyunun perdesini indirmek için bilirkişi olmaya gerek yoktu. Basit mantık yürütünce ekmek fiyatları ardındaki gerçekleri görebiliyordunuz.

Şöyle ki:

Milyonlarca liralık tesislerde, el değmeden, en kaliteli buğdaylardan imal edilen, içerisinde bol miktarda yumurta bulunan makarnanın kilosu markette 3,90 ise;

İçerisine yağdan, süte, şekere, vaniline kadar en pahallı maddeler eklenerek, yine milyonlarca liralık tesislerde imal edilen petibör bisküvünün fiyatı ise markette sadece 6,95 Lira ise;

Ve tüm bunlara karşın kara düzen bir mahalle fırınında, ne koşullarda üretildiği bilinmeyen ve yüzde 30’u zaten nem olan ekmeğin kilosu bu memlekette 7,5 Liraya satılabiliyorsa;

Hem vallahi, hem billahi ya birileri bizimle dalga geçiyor, yetkililer de yaşam hakkına müdahale sayılabilecek bu durumu seyrediyor demektir.

Peki, milyonlarca yardıma muhtaç, işsiz, kısa çalışma ödeneği ile geçinen, korona ile işini kaybetmiş esnaf, sanatkar, sanatçı, asgari ücretli çalışan ve emekli, açlık sınırının altındaki bunca insana gereken ekmeği hangi askı taşıyacak ?..

Sorun askıya ekmek asmak mı; yoksa o ekmek parasını kazandırmak mı?

Ya da “Olmak ya da olmamak” mı?

Artık Türkiye, halkın temel gıda maddesi olan ekmek üzerine “zam oyunlarının oynandığı bir sahne olmaktan” çıkarılmalı, fiyat tarifelerinin belirlenmesinde, tüketici temsiliyeti sağlanmalıdır.

Ayrıca bakanlıklar, valilikler isterlerse ekmek fiyatlarına müdahale edebilirler. Örneğin seçim öncesi Ankara’da başlatılmak istenen “aynı ekmek oyunu” valiliğin topladığı komisyon kararıyla önlenmiş, fırıncının zammı valilikten dönmüş, Ticaret Bakanlığınca onaylanmamıştı.

Şimdi niçin olmasın?

Devlet Bey isterse, işte tam da bu noktada, iktidar üzerindeki etkisini kullanabilir.

EKMEĞİNE SAHİP ÇIKABİLMEK

Sevgili Tüketiciler;

Başta da söylediğimiz gibi “yaşamda her şey önce bir kaç lokma ekmek için…”

“Tüketici Hakkı” bir lokma ekmeğe sahip çıkmakla başlar; ya da biter…

Bir araya gelin… Örgütlenin… Bilinçlenin… Sesinizi duyurun…

Ekmeğinize sahip çıkın!

“Toprakta karınca, suda balık, havada kuş kadar çoksunuz…”

Tüketimden gelen gücünüzü gösterin!!
Ferda HEKİMCİ

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Bozüyük Haber Ajansı | Bozüyük Haber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!