Kimine göre Ejder Meyvesi bile var; kimi saatlerce Halk Ekmek büfesindeki bir Liralık ekmeğe muhtaç bu ülkede…
Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu’nun Ar-Ge birimi KAMUAR’ın araştırmasına göre gıdadaki son bir yıllık artış yüzde 28,6 olarak gerçekleşti! Bu araştırmaya göre 4 kişilik bir ailenin dengeli ve sağlıklı beslenebilmesi için Ocak Ayı Açlık Sınırı 3 bin 267 liraya kadar çıktı.
Oysa, (tek başlarına yaşadıklarını varsaysak bile) 7 milyondan fazla emeklinin 2021 yılı maaşı, bekar tek işçinin 2021 yılı net asgari ücreti olan 2 bin 825 TL’nin altında kaldı.
Son bir yılda işçi, memur ve emeklilerin maaşları gıda enflasyonunun ancak yarısı kadar arttı…
Resmi olmayan bazı kaynaklara göre zaten sigortalı çalışan 10 kişiden 4’ü asgari ücret alıyor…
Pandemi nedeniyle kısa çalışma ödeneğinden yararlanmak durumunda kalan 3.6 milyon kişi ise zaten ancak asgari ücretin yüzde 40 altında ücret alabiliyor.
Peki ya işsizlik?
DİSK’in Araştırma birimi DİSK-AR’ a göre geniş tanımlı işsizlik yüzde 28,8. Kadın işsizliği (geniş) yüzde 37,7, genç işsizliği (geniş) yüzde 43,5.
Covid-19 nedeniyle aylık ortalama iş kaybı 4,4 milyon.
Dükkanlar, işletmeler kapanıyor. Esnaf dertli, çalışan mağdur…
Açlık sınırının altında yaşamaya çalışan dar ve sabit gelirli, emekli, işyerleri kapanan binlerce esnaf, sanatçı ve işsiz zor durumda…
Onca faiz uğruna iyice düşen dövizin üretim girdilerinin fiyatlara yansıdığı da yok!
Yani anlayacağınız ekonomik kriz pandemi nedeniyle iyice derinleşiyor.
Giderek geçim koşulları ve gelirler arasındaki makas geniş halk kesimleri aleyhine iyice açılıyor. Artık en temel insan haklarından olan Yaşam Hakkını, Gıda Hakkını ve evrensel tüketici haklarından olan “Temel Gereksinimlerin Karşılanması Hakkı” nı tehdit ediyor.
“Tüm tüketicilerin her zaman aktif ve sağlıklı bir yaşam sürebilmesi açısından yeterli yiyeceğe erişebilmesini”, yani “Gıda Güvencesi” ni sağlayabilmek giderek daha da zorlaşıyor.
Ucuz elma, karnabahar, yağ kuyrukları; akşam saatlerinde semt pazarları toplanırken, ezik-çürük meyve ve sebze peşindeki vatandaşların görüntüleri yansıyor tarafsız medyaya…
Hırsızlar artık girdikleri evlerden teneke teneke yağ çalıyor!
Ama merkez ve havuz medyasında tık yok…
Bir simit olmuş 2,5 TL. Onlar 20 yıl önceki 2001 krizini manşetlere taşıma derdinde iyi mi?!
O medya bütün hıncını 2001 krizinden çıkaradursun, biz günün krizinin yansımalarına İstanbul’un varoşlarından, Kuştepe’den bir bakalım.
Gökdelenlerin gölgesine hapsolmuş derme çatma evlerde yaşayan bu semtteki yurttaşlarımız geçimlerini, ağırlıkla düğünlerde, bayramlarda, gazino, cafe gibi mekanlarda çalıp söyleyerek sağlıyor. Ancak pandemi yasakları sonucu işsizlik ve geçim sıkıntısı almış yürümüş bu semtte.
Artık tencereyi kaynatabilmek büyük dert olmuş.
Kara kaplı veresiye defterleri de dolmuş.
Ancak yaşam sürmeli, tencere kaynamalı…
Şimdilerde mahalleli günü kurtarmak için, kendince günlük gıda paketleri hazırlatır olmuş mahallenin bakkalına.
Başarılı genç haber emekçisi İrfan Değirmenci’nin sunduğu Halk TV ana haberlerinde bakkal hanım, bu durumu muhabir Dilan Alp ve Kameraman Boğaçhan Özer’ e anlatıyor:
Önce bir bardak ile ölçtüğü ayçiçek yağını naylon torbaya nasıl koyup iki liraya sattıklarını “uygulamalı olarak” gösteriyor. Ardından küçük naylon paketlere koyduğu bir kaç tutamlık toz şekerini ise müşteriye bir liraya verdiklerini anlatıyor…
Bakkaldaki günlük gıda paketinde yarım margarin yağı 2 lira, özel olarak bölünmüş bir parça peynir 5 lira.
Gıda paketine isteğinize göre bir kaç liralık salça ve pirinç, bulgur ve benzerini de ekletmeniz de olası.
İsterseniz bir liraya çocuk bezi de var!..
AY’A MI GİDİYORUZ?
Büyüklerimizin söylediklerine göre Ay’a gidecekmişiz.
Ne zaman, nasıl, ne şekilde gideriz bilinmez ama yüzde 30’a merdiven dayanan gıda fiyatları Pandemi Roketine dünden binmiş…
Yanına yüzde 26 zamlanan köprü, otoyol, tünel zamlarını almış; roketin enerji ünitelerini zamlı elektrik, doğalgaz, benzin ile doldurmuş, basmış ÖTV, KDV, Özel İletişim Vergisi’ne, çoktan uzaya yollanmış bile!..
Şaka bir tarafa ama; böyle yapsan olmuyor, öyle yapsan olmuyor!..
O zaman artık söz bu ülkenin 83 milyon tüketicisinde…
Zira bir ülkede, tüketicinin haklarını elde edebilmesi, koruyabilmesi, mağduriyetlerinin giderilmesi, tüketicinin evrensel Temsil Edilme, Örgütlenme, “Sesini Duyurma Hakkı” nı kullanabilmesine bağlıdır.
Tüketici haklarını, yine örgütlü tüketicinin azim ve kararlılığı kurtaracaktır!
Ferda HEKİMCİ