“Döviz kurundaki artışlar nedeniyle ortaya çıkan ekonomik kriz ve buna bağlı olarak yükselen fiyatlar, enflasyon oranları şu sıralar Türkiye’nin gündeminde. En son açıklanan enflasyon oranı yüzde 24,52’dir, ancak tüketicinin mutfağına yansıyan enflasyon oranı yüzde 50’dir.
Piyasa denetimleri yok denecek kadar az. Ancak şu süreçte haksız kazanç elde etme yoluna gidenlerle ilgili denetimler arıtıldı, bu durum kısmen de olsa olumlu oldu. Ancak bu denetimler yetersiz ve yasal altyapısı eksik.
Hiçbir esnaf ya da imalatçının zarar etmesini istemiyoruz, ancak ekonomide inişli çıkışlı durumları istismar ederek, tüketici üzerinden haksız kazanç elde etmek isteyenler, kendi meslek örgütlerine zarar verdikleri gibi tüketicilere de zarar veriyor” diye konuştu.
ÜRETİCİ,TÜKETİCİNİN VE HALKIN ALIM GÜCÜ ARTIRILMALI.
Enflasyon ile mücadele paketi kapsamında 50 kalem üründe yüzde 10 indirim yapılmasının kararlaştırıldığını hatırlatan Sabırlı , “Bu uygulama tüketicilere hiçbir fayda getirmeyecek. Fiyatlar önce bindirilecek sonra yüzde 10 indirim uygulanacak.
Bunun tespiti için bir altyapı yok. Eğer bir indirim yapılmak isteniyorsa, enflasyonun tüketiciye yükünün azaltılması hedefleniyorsa top yekün seferberlik yapılmalı. Tüm ürünlerde fiyatları en az ocak ayı fiyatlarına çekelim, yani kriz öncesi fiyatları uygulayalım buna elektrik, doğal gaz fiyatları da dahil. O zaman bu işin gerçekçi olduğunu anlayabiliriz.
Biz tüketici örgütleri olarak tüketicinin evrensel hakkı olan ‘Temel ihtiyaçların karşılanma hakkının sağlanmasını’ talep ediyoruz. Türkiye evrensel tüketici haklarının altına imza atarak taraf oldu. Bu nedenle emekçi, emekli ve yoksul tüketicinin maaşlarının güncellenerek, alım gücünün artırılmasını talep ediyoruz” ifadelerini kullandı.