Saygısızlığın ve pişkinliğin bu kadarı

featured

Yine bir Salı pazarı yer kapalı pazar. Engelli park yerleri yine duyarsız sürücülerin işgali altında. Gerçek engelli vatandaşlarımız araçlarıyla o duyarsız sürücülerin istila ettiği park yerlerinden çıkmasını beklemekte. Trafik polis aracı acı siren sesi ile karşıdan geliyor. İlk uğradıkları yer engelli park yeri. İstila eden araçlarının içi kontrol ediliyor, engelli kartı varmı diye. Maalesef hiçbirinin engelli kartı yok, telsizle plaka sorgulanıyor, sorguda hiçbir araç engelliye ait değil ve basıyor cezayı, 280 TL. Ardından plaka sahiplerinin cep numaralarına ulaşılıyor, telefonla araçlarının çekilmesi isteniyor.

Asıl olay bundan sonra başlıyor; Abi beş dakikalığına koymuştum, hemen çıkacaktım! Görevli trafik polisi, tüm efendiliği ve saygısıyla “beyfendi 15 dakikadır zaten biz buradaydık. Sürücü bu sefer taktik değiştiriyor “Abi sağ bacağım rahatsız, yavaş yürüdüm onun için geç gelmiş olabilirim, amirim bana ceza yazma”. Bu sefer trafik polisi tüm sakinliği ile “beyefendi engelli park yerine aracınızı park etmişiniz, bunun farkıdamısınız” dediği zaman, sıkı durun üçüncü kıvırma geliyor “ha burası engelli park yerimiydi, hiç tabelayı fark etmemişim” diyor.

Evet ben suçluyum, hatalıyım demiyoruz, suçumuzu kabul etmiyoruz, inadına kıvırıyoruz. Kendi çıkarlarını, herşeyin üstünde tutan bir toplum olduk, egoist insanların taktikleri hiçbir zaman bir de kalmaz, bu ona kadar bile çıkar. Orada hatalı park yapanlar sürücüler sanki kendi aralarında anlaşmış gibi hep aynı cevabı verdiler. “Aracımı 5 dakikalığına buraya park etmiştim, hemen çıkacaktım !” Ben bu olaylara gözlerimle şahit oldum !

Bir sonraki olay ise belediye zabıtaları ile pazarda park edilmez denilen yerlere park eden sürücüler arasında yaşanıyor. Vatandaş son model lüks arabasıyla park edilemez yere park etmiş, pazara girip alışverişini yapmış, arabasının başında bekleyen zabıtalar “niçin buraya aracınızı park ediyorsunuz, buraya park yapamazsınınız” dediği zaman, bir kabadayı edasıyla “Sen benim kim olduğumu biliyormusun”, sonra başlıyor yüksek yerlerde (bürokratlarda) tanıdıklarının olduğunu, tehditvari konuşmalar, falan filan… Bu sadece örneklerden bir tanesi. Yazacak olsak sayfayı aldıramayz. Vatandaş hiçbir zaman polise yapamadığı kabadayılığı, zabıta memurlarına yapıyor.

Toplumumuzun durumu bu maalesef. Suçluyuzdur fakat suçumuzu hiç bir zaman kabul etmeyiz, egomuz yüksektir dağa taşa sığdıramayız, çıkarlarımızı menfaatlerimizi herşeyin üstünde, kanunun bile üstünde tutarız. Mutlaka bir yakınımız milletvekilidir, yada bakan, onların statüsünden güç alırız. Nezaket ve saygı onlar için hiçbir anlam ifade etmez, saygıyı hep kendilerine karşıdan beklerler.

“Evet haklısınız memur bey, hatalıyım” diyemeyen bir toplum olduk, en üzüldüğüm konuda arkamızdan gelen jenerasyon, yani çocuklarımız. Onlar bu duyarsızlığımızı, kabalığımızı, saygısızlımızı görerek büyüyor. Allah sonumuzu hayıretsin!

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Bozüyük Haber Ajansı | Bozüyük Haber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!