“Dini gün ve bayramlarımızda yapılan fahiş fiyat uygulaması, fırsatçılık tabi ki cezalandırılmalıdır.. Biz kendi ayaklarımızın üzerinde duracak ekonomik yapılanma içerisinde tarım ve hayvancılığı birlikte planlamak zorundayız. Bizim topraklarımızın dönüşümüne ve etkin kullanımına ihtiyacımız var. Birlikte doğruları nasıl buluruz diye çalışmalıyız. Tarımımızın gelişmesi için bilim insanlarımıza kulak verilmelidir. Bunlar yapılmadığı zaman fırsatçılık gibi kartelcilik gibi suçlamalar yapmakla kalırız. Asıl sorunu halının altına süpürmüş oluruz.
Biz milli ekonominin her zaman ön planda tutulduğu, planlı bir üretim ve denetimli bir ticaret öneriyoruz. Ülkemizde hangi tarım ürünlerinin daha verimli üretilebileceğini tespit ederek bir program dahilinde üretimi artırmamız lazım. Böyle yapmazsak ithalattan kurtulamayız. Elden gelen öğün olmaz, o da vaktinde bulunmaz. Tüketici ürünleri vaktinde bulamazsa fırsatçılar da ortaya çıkar, dolandırıcılar da ortaya çıkar, üçkâğıtçılar da ortaya çıkar. Bizim topraklarımızda arpa, yonca, mısır üretebiliriz.
Kendi topraklarımızda yetişen ürünlerin mutlaka öncelenmesi lazım. Kısa zamanda çok ürün değil, etkili ve verimli, kirlenmeyi önleyen bir üretimi yapabilmemiz lazım. Hayvancılıkta öncelikle kendi ırklarımızın damızlık üretici birlikleri vasıtasıyla geliştirilmesi, etçi ve sütçü olarak ayrıştırılması gerekir. Anaç hayvanların kesilmesini önlemek gerekir.
Hayrettin Sabırlı Ana olmazsa dana olmaz. Maliyeti düşürmek için arzı yükseltmek lazım. Arzı yükseltirsek fiyatlar dengeye oturur. Değerlerimize, üretimimize, ekonomimize ve tüketicimize sahip çıkarak el birliği ile tarım ve hayvancılıktaki sorunları aşabiliriz diyerek görüşünü dile getirdi.
Tüketici Hakları Derneği Bozüyük Şube Başkanı Hayrettin Sabırlı “Türkiye’de asıl problem üretim aşamalarındaki maliyet problemi ve planlama sorunu. Köylerdeki aile çiftliklerinden uzaklaşıldı. Köylerde artık çoban bulunamıyor. Mera sisteminin bulunmaması, yem maliyetlerinin çok yüksek olması, etin üretimden tüketiciye kadar olan zincirinde ciddi problemler olması, aynı zamanda üretimin değil de ithalatın yoğunluklu olması, bugüne kadar bakanlarımızın yaptığı açıklamalarda ortaya koydukları sorunlar.
Sadece ithalat rakamlarına bakıldığı zaman, ciddi anlamda ithalat yoğunluğu görülüyor. “Et sektöründe çok büyük ölçekte iş yapan firmalar var. Bunlar denetlenmeli. Ramazan ayında özellikle et fiyatlarının artışı daha çok dönemsel. Köylerdeki besiciler maliyetlerin yüksekliğinden dolayı, biraz daha yüksek fiyata satabilmek umuduyla Ramazan ayı yaklaşırken hayvanların kesimini geciktiriyorlar. Çünkü devamında Kurban Bayramı da var. ‘Ramazanda iyi fiyata satamazsam Kurban Bayramı’nda satarım’ diyorlar.
Bu dönemde hayvanı olanlar iyi fiyat almadan kesim yapmak istemiyor. Bu da fiyatları ister istemez artırıyor. İşin market tarafına baktığımızda, marketlerin kar marjları yüzde 10-15 civarında. Marketlerin fiyatlarla oynama şansları yok, çünkü çok fazla rekabet var. Yaş sebze ve meyve fiyatlarındaki artış daha çok mevsimsel arz ve talep şartları ile ilgili.
Kış şartlarında seralarda üretilen ürünlerin ısıtma ve diğer giderleri yüksek olduğu için fiyatlara yansıyor. Patates, soğan gibi depo ve elma, armut, ayva gibi buzhane ürünlerinde fiyatlar, zaman zaman büyük miktarlarda stokçuluk yapanlar tarafından manipüle edilebiliyor. Bizim düşüncemiz, et, sebze ve meyvede üretim planlaması, çiftçinin bilinçlendirilmesi ve üretimden satışa kadar her aşamada etkin denetimler yapılmasıyla piyasadaki fiyat artışlarının disiplin altına alabileceği yönünde” şeklinde konuştu.